3 Aralık 2011 Cumartesi

Vodafone'nun "Çekmiyor" Kompleksi

   Bu konumuzda GSM şirketleriyle ilgili bir bölüm; en çok Vodafone gözüme çarptığı için başlığı da ondan öyle koydum. Yoksa Turkcell yada Avea ile bir gönül bağım yok. Bu arada sevgili GSM şirketleri hiç biriniz boşu boşuna reklam çekmeyin 8. katta oturuyorum hiç biriniz "tam anlamıyla" ÇEK-Mİ-YOR-SU-NUZ...

   Sevgili Vodafone, öncelikle şunu söylemek isterim, toplum içerisinde şöyle bir deyim vardır "yarası olan gocunur" şimdi nereden çıktı bu? Reklamlarınızı biraz düşünerek yapmanızı tavsiye ederim, eğer siz her yerde çekiyorsanız, çekiyorsunuzdur "çekmiyor" diyenleri neden ciddiye alıp reklam yapıyorsunuz? Demek ki çekmiyorsunuz yada canınız reklama para harcamak istiyor. Yaptığınız reklamların çoğu "Vodafone Çekiyor" üzerine. Birkaç örneğini alt tarafta paylaşıyorum.
   Reklamın konusu da biraz saçma. Bilmem kaç milyon Vodafone'lu "çekmiyor" sözlerini duyunca eğleniyormuş. Tabi canım, insanların hiç konuşacak bir şeyi yok Vodafone çekiyor mu? Çekmiyor mu? diye tartışıp, çekmiyor diyenlerle eğlenecek. Mantıklı mı Allah aşkına? Reklamın İstanbul da çekilmesi de ayrı bir gariplik. Çoğu reklamda olduğu gibi bu reklamda da Türkiye sadece İstanbul'dan ibaret gibi gösterilmiş. Bu arada yukarıdaki reklamda bulunan kaptan şarkıyı söyleyemiyor, metrodaki kızın ifadesi çok güzel "bok çekmiyor, bak!" ifadesi var ama Vodafon Ankara metrosunda çekmiyor (ki zaten metroda çekmemesi doğal neden bunu sorun yapmışlar anlayamadım, diğer operatörlerde çekmiyor).
   Zaten Sheraton Otelde tabii çekmesi lazım, Ankaraya gelen bütün iş adamları orada kalıyor.

   Gelelim Avea'ya. Sevgili Avea üzülerek(!) söylüyorum ki siz de her yerde çekmiyorsunuz. Ev arkaşım şuan Avea'lı ve 8. katta olmamıza rağmen evde hat kesiliyor. Yapılan araştırmaya göre Amerika da izlenen Tom & Jerry, Mickey mouse-Donald Duck, Road Runner gibi çizgi filmlerde Amerikalılar Jerry, Mickey Mause, Road Runner karakterlerini daha çok seviyor ve çizgi film de bu karakterleri tutuyorlarmış; fakat aynı araştırma Türkiye'de yapıldığında Tom, Donald Duck ve Tilki karakterlerini tuttukları ortaya çıkmış. Kısaca Türk halkı her zaman olduğu gibi ezilenden yana olmuşlar. Bunu neden anlattım; çünkü sizin reklamlarınızda da ezilen ve ezen biri var (optik ve fasulye). Şahsen bana optik çok uyuz edici geliyor ve sürekli fasulyeyi tutuyorum ve bu karakteri benimsiyorum. İnşallah bir gün optik'in göt olacağı bir reklam çekersiniz. Bu kadar uyuz oluyorum. 
   Sevgili Turkcell, öncelikle söylemeliyim ki sen de doğru düzgün çekmiyorsun. Şahsen senin müşterinim ve 8. katta oturuyorum bağlantı hatası ve çekmeme gibi sorunlarım oluyor. Bunun üstüne birde Sertap Erener'i "tünelden geçerken Turkcell çekiyor" reklamını görünce iyice sinir oluyorum.
   Buyurun gene İstanbul, sanki sadece orada tünel var. Gerçi Turkcell'i bu konuda fazla eleştiremem çünkü başka yerlerde çekilmiş reklamları var.

   Sonuçta bütün GSM şirketleri belli bir yerde çekmiyor ama ben her yerde çekiyorum diye reklam yapıyor. Çoğu %99 çekiyorum diyor ama nedense bütün halk %1'lik alanda duruyor. Doğru reklamlar yapın. Yada bütün GSM şirketleri birleşsin böylesi daha iyi olur, daha güzel çekmiş olurlar. Adı da TURKVEFONE olur. Ne güzel olur, kalın sağlıcakla...

Sorun Çözmenin Kuramsal Temelleri

Bununla ilgili birçok kuramcının farklı alanlarda çalışmasından dolayı, farklı açılardan kuramları bulunmaktadır. Burada Sorun çözmenin temel kuramlarına yer verilmiştir.

John Dewey’in Sorun Çözme Modeli
Problem çözme sürecinin özünü John Dewey’in çalışmaları oluşturmaktadır. Buna göre, problem çözme yönteminde öncelikle bir problemin varlığının fark edilmesi ve tanımlanması gereklidir. Ardından, bu problemin çözümüne yönelik denenceler geliştirmek ve olası çözümleri bulmak için bilgi toplanmalıdır. Son olarak da, değişik durumlarda uygulanabilirliğini test etmek için geçici bir çözüm önermek sözkonusudur. Problem çözmenin başarıyla uygulanabilmesi bu aşamaların dikkatle izlenmesine bağlıdır. Birçok araştırmacı problem çözmenin aşamalarını açıklamışlardır. Ancak, problem çözmede temel olan aşamalar araştırma – inceleme yoluyla öğretim stratejileri başlığının altında da açıklandığı gibi şu biçimde sıralanabilir.


  • Problemi farkına varma ve problemi tanımlama
  • Problemin çözümü için denenceler oluşturma
  • Veri toplama, toplanan verileri düzenleme, analiz etme ve yorumlama
  • Denenceleri test ederek sonuca ulaşma
  • Çözümü uygulama ve elde edilen sonuçlara göre önerilerde bulunma(Güven, 2008).

Thorndike’ın Sınama-Yanılma Yoluyla Sorun Çözme Modeli
Thorndike, yaptığı deneyler sonucunda, sorun çözme durumunda organizmanın yaptığı davranışlardan tatmin edici etki oluşturanların kalıcı olduğunu, hangi davranışların tatmin edici olduğunun sınama-yanılma yoluyla öğrenildiğini ortaya koymaktadır. Sınama-yanılma yoluyla sorun çözme, genelde anlamlı ilişki örüntüleri olmayan sorunların çözümünde ya da hakkında ön bilgilerin eksik olduğu sorun durumlarında elverişli bir yöntem olarak kullanılmaktadır (Aydın, 2009).
Köhler’in İçgörü Öğrenmesi Yoluyla Sorun Çözme Modeli
Köhler bir şempanze ile yaptığı deneyler sonucunda sorun çözmenin dereceli bir deneme-yanılma yoluyla değil, aniden gerçekleştiğini gözlemlemektedir. Şempanzenin, sorunu bir defa çözdükten sonra, aynı sorunu birkaç basit hareketle çözmesi başka önemli noktadır. Bu deneyin sonucu çözümün üç önemli özelliğinin var olduğunu göstermektedir: Ani oluğu, bir defa keşfedildiğinde tekrarlanabilmesi ve yeni durumlara uygulanabilirliği. Bu çalışma, karmaşık öğrenmenin iki aşama içerdiğini göstermektedir. İlk aşamada sorun çözülür, diğer aşamada ise çözüm hafızada depolanır ve ne zaman benzer bir durum ortaya çıkarsa geri çağrılır. Burada karmaşık öğrenme hafıza ve düşünceyle yakından ilişkilidir (Aydın, 2009).

Hermann’ın Yaratıcı Sorun Çözme Modeli
Hermann, beyin yapısı ve düşünme üzerine çalışmış bir uzmandır. Beyni fonksiyonel olarak dört kadrana ayırmaktadır. A ve B kadranları sağ yarım kürede, C ve D kadranları da sol yarım kürede yer almaktadır.

Her bölümün dili, değerleri ve bilme şekilleri bulunmaktadır. Hermann’a göre insanlar beyinlerinin her bölümünü farklı sıklıklarda kullanmaktadırlar. Her bireyin değişik şekilde baskın olduğu, kendine özgü düşünme modeli bulunmaktadır. Bu tercihler davranışların da farklılaşmasına neden olmaktadır. Bireyler sorun çözme sürecinde kendi baskın modellerini kullanmaktadırlar. Hermann, yaratıcı sorun çözmenin beynin tüm bölümlerinin ortak fonksiyonu olduğunu kabul etmektedir. Her bireyin genetik olarak öğrenme ve düşünme yetenek ve tercihleriyle doğduğunu, dünyaya ve çevresine bu yetenek ve tercihlerle cevap verdiğini söylemektedir. Ayrıca beyni sürekli olarak belli bir düşünme biçiminde kullanmanın o kadranların gelişmesini sağladığını da belirtmektedir (Aydın, 2009).

Kaynakça
Güven, Meral. (2008). Programda Öğretme Öğrenme Süreci. Bilal Duman. (Editör). Öğretim İlke ve Yöntemleri. İkinci Baskı. Ankara. Maya Akademi, ss. 280’deki makale.

Aydın, M. (2009). Sorun Çözme Becerisi İle Yaratıcılık Arasındaki İlişkinin İncelenmesi. Yayımlanmış yüksek lisans tezi, Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara.