31 Ocak 2012 Salı

Facebook Hastalığı

Selam gençlik, eskiden internetsiz bilgisayarlar boldu; ancak günümüzde interneti olmayan bilgisayara, bilgisayar bile denmiyor. Gayet açık ve net bir şekilde görebiliriz ki bankalarda, alışveriş merkezlerinde olan işlerimizi artık, rahatlıkla internet üzerinden yapabiliyoruz. Sadece bunlarla kısıtlayamayız tabi ki; ancak bana göre en çok işe yarayan bunlar. İyide facebook nedir?

Valla sırf facebook'a girmek için internet alan adam biliyorum, ki buda çok önemli bir şey olduğunu gösterir(!). Mesela bende dahil çoğumuz bilgisayarımızı ilk açtığımızda, kendimiz için önemli olan bir kaç sayfayı açtıktan sonra (OİBS, Mynet, Vakıfbank vs.) bir sayfada facebook için açarız. Kim ne paylaşmış? Ne yapmış? falan filan, bunları merak ederiz. Her bilgisayar açıldığında facebook'a giriliyorsa bağımlı olmuşsunuzdur artık. Facebook sosyal paylaşım sitesidir, sen olmadan bir şey değildir aslında. Bir şey paylaşmaz, bir şey eklemez her şeyi sen yaparsın. Kendine özel profilin ve arkadaşların vardır, resim, video, yazı bunun gibi şeyler paylaşırsın, başkaları beğenir, yorum yapar falan filan. Bir girdin mi gene girersin, sonra gene, gene, gene derken bağımlısı oluverirsin.


Geçen gün yapılan araştırmaya göre Türkiye'de 33 milyon facebook kullanıcısı varmış. Oha lan! dedim neredeyse Türkiye'nin yarısı. Gerçi bizim insanımızın birden fazla profili vardır kız tavlamak için veya sevgilisini kandırmak için falan. Yuvarlasak 30 milyon rahat vardır.

Öyle bir yer oldu ki, "facebook siyaseti" diye üniversitelerde bölüm açılacak neredeyse. Adama bakıyorsun dışarıda suspus facebook'ta neler neler yazıyor. Aslında garip bir durum, insanlar artık tepkilerini bile facebook'tan koyuyor. Asosyalleşme başladı.

Eskiden komşular birbirlerine oturmaya giderler, işte bir çay, kahve içilir bir muhabbet, bir muhabbet sonra içleriden biri "Eyvah yemeği ocakta unuttum" der paldır küldür eve gider. Facebook sayesinde buda değişti artık içlerinden biri "Eyvah çilekleri toplamayı unuttum" deyip paldır küldür eve gidiyor. Neyden bahsettiğimi anlamışsınızdır herhalde, namı değer Farmville oyunu. Allahım, hayatımda bu kadar boktan bir oyun görmedim. Tamamen zaman katleden bir oyun ve sonucunda hiç bir şey olduğu da yok. Onun yerine al iki saksı koy eve, ek fasulye, nohut, mercimek, bak onlara. Hiç değilse olunca yersin.


-mak, -mek nedir? Mastar ekidir, mesela bir kelimenin sonuna eklersin, onun fiil olup olmadığını anlarsın. İlk okulda en çok fiil bulmayı severdim, Türkçe dersinde. Eğlenceliydi; ama zamanla soğudum bu eklerden. Facebook'ta çok kullanılıyor mesela birinin canı sıkılır girer faceye "Can sıkıntısına karşı, film seyretmek". Bir akrabam en çok kullanan kişidir, şunu yapmak, bunu yapmak sürekli bir şeyler yazıp paylaşır. Her yaptığını raporlar. Bir gün İstanbul'a gitmişti akrabasına, gez eğlen dimi, bâli orada girme facebook'a "İstiklalde bilmem kimi görmek ve onun verdiği mutlulukla filanca yerde bira içmek" bu konuşmaları görünce aklıma, Türkçeyi konuşamayan yabancılar geliyor. Yahu bunları yazınca ne oluyor? Utanmasalar "Alaturka tuvalete çömelip sıçmak ve diz ağrısı çekmek" falan yazacaklar.

Türkçe katlinin daniskası olduğu yerdir birde burası. Farklı olmaya çalışan manyak ergenler kaynar burada. Yazılarını okumak ve anlamak için 4 senelik fakülte bitirmek gerekir. İki ergen arasında geçen örnek konuşma:
...
-Naper qanx
+İi canıms yhaa sen napıyons
-İidir taqıLıyoms ööLesine yhaa
+Okey cnms yarın qörü$eLim bi, chok önemLi bişii anLatçam
-Hmm ok, mrk ettim
...
Türkçe katili bir nesil. Nedense yurt dışındaki ergenlerin yaptıkları bunlarınki ile örtüşmüyor. Bizimkiler apayrı bir şey... Her şeyin abartısına kaçıp bokunu çıkartmak için yaratılmışlar resmen. Made in Turkey.

Kardeşim sende hep kötü yanlarını söylüyorsun! yok mu hiç iyi yanı bunun? Olmaz mı var tabi, yemin ediyorum Türkiye'deki akraba ve arkadaş ilişkilerinin düzelmesinde %40 etkilidir. Hemen alttaki diyaloğu okuyuverin.
...
Hasan isimli şahıs Hüseyin kişisinin profilinde bir şey görür ve hemen telefona sarılır.
Hasan: Hüseyin ağabey ne yapıyorsun yahu?
Hüseyin: İyidir Hasan, hayırdır?
Hasan: Hüseyin ağabey doğum günün kutlu olsun nice senelere.
Hüseyin: Vay kardeşim sağ olasın nereden hatırladın yahu?
Hasan: Ben senin gibi bir arkadaşın doğum gününü unutur muyum hiç?
Hüseyin: Sağ ol canım kardeşim. Ahmet, Hakan, Niyazi, Talha'da aradı çok şaşırdım, bu sene arayan bol.
...
Facebook sayesinde doğum günü hatırlama olayında hiç abartmıyorum %90 artış oldu; ancak başka garip diyaloglarda ortaya çıkmaya başladı. Bilirsiniz ki çoğu kişi birbirinin doğum gününü facebook duvarında kutlar. Bunun üzerine geçen bir konuşma.
...
Tülay: Aaa! Züleyha'nın bugün doğum günüymüş; ama yazmayacağım duvarına bir şey.
Şükran: Neden?
Tülay: O şıllık benimkini kutlamamıştı.
Şükran: Benimkini'de sen kutlamamıştın, bende seninkini kutlamadım bana da şıllık dedin mi?
Tülay: Saçmalama hiç der miyim? Sürtük!
...
Biraz abartı ama az çok buna benziyor. Bunun haricinde de güzel şeyler oldu. Mesela ben karikatür okumayı facebook'ta sevdim. Gerçekten güzel şeyler var. Güzel sayfalar beğenirseniz gerçekten bilgilenmeye başlıyorsunuz, her gün yeni bir bilgi gibi bir çok sayfa var ve hiç bilmediğiniz şeyler paylaşılıyor. Ne kadar siyaset yapılmasını eleştirsem de insanlar bir fikir sahibi oluyor. Bunların haricinde eski arkadaşlarını buluyorsun falan filan. İşte böyle gençler kalın sağlıcakla...

26 Ocak 2012 Perşembe

İstanbul nedir?

Selam gençler! Ne zamandır yazmıyorum, zaten okuyanın da pek olduğunu düşünmüyorum ama öylesine yazıyorum işte. Bu yazımda muhteşem şehrimiz biricik İstanbul' dan bahsedeceğim; ancak ortaköyün kumpiri süper, galata da mutlaka bira için yok efendim boğaz manzarası süper gibi övmeler beklemeyin, şimdiden söyleyeyim; çünkü sinir olduğum yerler var.

Öncelikle reklamlardan başlayalım. Televizyonun karşısında oturuyoruz, muhteşem bir film, cart reklam, tamam diyoruz seyredelim, reklamlar başlıyor 10 reklamın 6'sı İstanbul'da çekilmiş. Kimse de demiyor ki "Ulan her şey İstanbul da çekiliyor biz burada neyiz?". Burada neyiz derken yaşadığımız şehir anlamında. Adam Çorum da, İstanbul da çekilmiş reklamı seyrediyor. Ondan sonra İstanbul'un nüfusu neden hep artıyor? Eh! artar tabi paso İstanbul reklamı yapılıyor, adamlarda diyor madem İstanbul böyle, bana da bir iş çıkar. Yap bakalım Biga'nın Aksaz köyünün reklamını, nasıl talep artıyor, oraya gitmek için falan... Allahtan son zamanlarda farklı yerlerde çekilen reklamlar var mesela:


Tek Süt'e buradan selamlar (Sanki okuyacaklar ya) İstanbul da çekilmemiş süper bir reklam. Balıkesir'in Gönen ilçesinden bahsediyor, umarım Gönen ilçesinde çekilmiştir. Neyse, sonuçta buda iyi bir şey. İşte böyle gençler konu bununla ilgili, şimdiden "Amaan! salak mı ne?" diyen varsa çıkabilir.

Gelelim haberlere. En sinir olduğumda buradadır açıkçası, haber izlemememin %60 sebebi İstanbul ile ilgili haberlerden dolayıdır. Neden? Ufak bir örnek vereyim hacı, haber başlar "Çanakkale'nin filanca ilçesinde deprem oldu (o ilçeden görüntü gösterilir, ufak bir görüntü) İstanbullar sokağa döküldü" Hay ben İstanbulluların. Yav bir oradakiler mi hissetti depremi? Asıl hissedenleri göstersene sen! Ne bileyim, bir röportaj falan yap. Ama yok olmaz. İstanbulluların canı can ötekinin, neyse işte...

Haberler biter muhteşem hava durumu başlar, aaa! oda ne? İstanbulun ilçelerine kadar gösterir hava durumunu ama Siirt'te, Antalya'ya, İzmir'e, Ankara'ya gelince boktan bir rakam söyler geçer. Karşıyakalıların, Çankayalıların suçu nedir kardeş?!


Gelelim dizilere, sayılı birkaç dizi dışında çoğu İstanbul da çekilir, şu müthiş aile dramları, şahane konaklar, kötü insanlar, süper iyi insanlar hepsi İstanbuldadır. Başka yerde yoktur. Mesela Kayseri'ye gitsen bulamazsın böylelerini. Hepsi İstanbuladır. Yoktur abi İstanbul gibisi.

İstanbul nedir: Türkiye'nin küçük Türkiye'sidir. Milli Eğitim Bakanlığının yaptığı seviye belirleme sınavı bile İstanbul da yapılır. Neymiş efendim Türkiye'nin özetiymiş, oldu. Yap bakalım aynı sınavı Zonguldak'ın Ereğli ilçesinde aynı sonucu mu verecek? Eh! çocuk doğru söylüyor, çocuk doğru söylüyor da siz tutturmuşunuz "su küçüğün söz büyüğün" diye, öyle gidiyor. 

Vallaha sevgili büyükler, siz istesenizde istemesenizde Türkiye İstanbuldan ibaret değildir. Egenin incisi İzmirdir mesela, Antalya turizm yeridir, Kurtuluş savaşı Samsunda başlamıştır, Doğunun Parisi Erzurumdur, en iyi Üniversiteler Ankaradadır, Caretta carettalar Marmaris Datçadadır, Türkiyenin en büyük dağı Ağrıdağıdır, Sütçü İmam Kahramanmaraşlıdır, en büyük gölümüz Van da Van Gölüdür ve daha niceleri, var mı bundan ötesi? 

İstanbul da güzide bir şehrimizdir. Yedi tepelidir, Avrupa Kültür Başkentidir, Osmanlının Başkentidir, Tarihi bir yerdir ama TÜRKİYE İSTANBULDAN İBARET DEĞİLDİR! Yalansa yalan deyin canını yediklerim, kalın sağlıcakla.