10 Aralık 2013 Salı

Kedi Sahiplenmek

Ne zamandır hayata geçirmek istediğim bir şeydi bu, bir hayvan sahiplenmek ve bu geçtiğimiz ayın 15'inde gerçekleşti. Bu yazımda kedi sahiplenmek isteyenler için kendi deneyimlerimden bahsederek yardımcı olmaya çalışacağım. Öncelikle evde hayvan besleme isteğim kendimi bildim bileli vardı. Bunu hayata geçirmek için üniversiteyi kazanmayı bekledim; ancak üniversiteyi kazandığımda 3 sene boyunca nasıl olacak diye düşünmekten bir türlü hayvan sahiplenemedim. Bu isteğimi gidermek için akvaryum aldım; ama olmadı. Hatta bununla ilgili bir yazıda yazmıştım (Buradan okuyabilirsiniz). Üniversitenin son senesinde evlerinde kedi veya köpek bakan arkadaşlarım olunca onlardan cesaret alarak bir anda kedi sahiplenmeye karar verdim.

Herşey böyle başladı ve ben sadece bir kedi sahiplenecekken tek kedinin yalnız kaldığında sıkılacağını ve depresyona girebileceğini öğrendiğimden dolayı arkadaşlarımın da etkisiyle iki kedi sahiplenmeye karar verdim. Gerçekten de bu onlar için daha iyi oldu.

Şimdi gelelim kediyi nasıl sahiplendiğime. Oturduğum semtteki bütün veteriner kliniklerinin numarasını internetten bulmakla işe başladım. Daha sonra bu numaraları arayarak kedi sahiplenmek istediğimi söyledim ve yaptığım aramaların hepsinde "Sen gel buluruz kedi" cevabıyla karşılaştım. Aslında bulunması iyi bir şey ama konuştuğum insanlardan kazıklayacaklarmış gibi ses tonu gelmesi hoş değildi. Arkadaşların veterinerini aradık orada da 1 tane kedi vardı yani buda fos çıktı. Tam her şeyden vaz geçecekken elimdeki listeden son bir numara daha aramaya karar verdim. Reklam gibi olacak ama onlar bunu hak ediyor. Son olarak Eryaman 3. etap'da bulunan Pet Planet Veteriner Kliniğini aradım. Kedi sahiplenmek istediğimi ve ellerinde kedi var mı diye sorduğumda bana "Siz bir gelin görüşelim." cevabını verdiler. Bende bu sefer "Tamam gelirim de kedi var mı?" diye sorumu yineledim ama gene karşıdan "Siz gelin de bir görüşelim" cevabını aldım. Diğer veteriner kliniklerine göre buradakilerin ilk önce beni görmek istemesi kendimi rahat hissetmemi sağladı ve bende oraya gittim.

İçeri girdiğimde beni iki bayan karşıladı. Tanışıp biraz konuştuktan sonra onları kedi bakma konusunda tatmin ettiğimden olsa gerek beni üst katta sahiplenme bekleyen kedilerin yanına götürdüler. Hepsinin bir hikayesi vardı kedilerin. Kimisi tekmelenmiş kimisi sokağa atılmış kimisi de köpek tarafından ısırılmıştı ve hepsi yavruydular. Biraz baktıktan sonra bana "Eğer gönlüne yatmadıysa Şükran Abla diye bir hayvansever dostumuz var onda da bir kedi var ona bir bak" dediler. Bende bir de o kediye bakmak istedim. Her neyse Şükran Abla kediyi getirdi, soğuktan taşıma kabına pusmuş küçükcük bir kediydi ve onuda köpek yavruyken ısırmıştı. Onu almak istediğimi ve veteriner kliniğindeki otoparkta tekmelenmiş uzun tüylü kediyi de yanına arkadaş olarak sahiplenmeye karar verdim. Votka ile Vişne'yi bu şekilde sahiplenmiş oldum. Birini köpek ısırmış diğeri otoparkta kimliği belirsiz bir o.ç. tarafından tekmelenmişti.

Her şey güzel giderken sahiplendikten 5 gün sonra Vişne hastalandı (Siyah-Beyaz olan). Sürekli hareketliyken bir anda bitkinleşti ve kusmaları arttı. 2 gün veterinerimize götürüp tedavi için aşı yaptıktan sonra kusmalarını ve isalini kesemedik. 3. gün veteriner hanım Vişne'nin klinikte kalması gerektiğini söyledi. Ertesi gün aradığımda serum takıldığını öğrendim. İkisi'ni sahiplendikten 10 gün sonra aşıya gelmelerini istemişlerdi bizde Votka'yı alıp kliniğe gittik. Vişne ile Votka'nın aşılarını yaptırıp eve geri dönmeyi planlıyorduk. Kliniğe geldiğimizde gene sıcak bir karşılama gördük ve Şükran Abla'da oradaydı. Bu iyidi çünkü bize sahiplendirdiği kediyi de görmüş oldu (Votka). Çok iyi göründüğünü ve büyüdüğünü söyledi. Biraz muhabbet ettikten sonra Vişne'yi sordum. Şükran Abla da "Hiç bakma oğlum çok kötü Vişne" dedi.

Sanırım o ana kadar biri hakkında hiç kötü haber almamıştım ve bu beni çok etkiledi. Daha sonra veteriner hanım geldiğinde onu görmek istediğimi söyledim. Merdivenlerden çıkarken elinden geleni yaptığını ama umutlu olmadığını ve bilincinin kapalı söyledi. Üst kattaki yoğun bakım olan yere gittik ve onu gördüm. Sanırım Şükran Ablayı dinleyip hiç bakmaya gitmemeliydim. Kucağımda Votka ile birlikte Vişne'ye baktık. Yan yatmış ağzı bembeyaz olmuştu ve arada nefes almaya çalışıyordu. Veteriner ağzından midesine kadar yaraların olduğunu söyledi. Nedenini sorduğumda bu sene bir virüsün olduğunu ve yavruların %50'sini bu şekilde kaybettiklerini söyledi. Cidden çok üzüldüm ve sadece 5 günümüzün birlikte geçtiği biri için bu kadar üzüleceğim aklıma gelmezdi. O kıpır kıpır, geceleri yanımda uyuyup arada yüzümü yalayan kedi yoktu. Midemi sıkıştırdı o hali. Üzüntüm yüzüme yansıdığından olsa gerek veteriner hanım "Üzülme, sen elinden geleni yaptın en azından son günlerinde bir yuvası vardı" dedi. 5 günde bu kadar bağlanacağımı düşünmemiştim.

Biraz konuştuktan sonra "Zor olabilir ama başka kedi sahiplenmek ister misin?" diye sordu. Biraz düşündükten sonra Votka için bunu yapmak gerektiğinin kararına vardım. O gün Votka ile Vişne'nin karneleri çıkacaktı Votka'nın karnesini çıkarttıktan sonra yeni sahiplendiğimiz kedinin adının Vişne olup olmadığını sordular. Bizde Vişne'nin yeri ayrı, Vişne olmasın diyerek adını Limon koyduk. Artık Votka ve Limonumuz vardı. Eve döndüğümde kedileri serbest bıraktıktan sonra çok kötü oldum. Sonraki 3-4 gün Limona Vişne dedik. Hala bu kadar kısa zamanda nasıl bu kadar alıştığımı çözebilmiş değilim; ama genede iyi bir şey yaptığımı düşünüyorum. Bu arada Limon da belinden köpek tarafından ısırılmış. Artık onlarla birlikte yaşıyoruz.

10 gün sonra Limon ile Votka'nın karma aşılarını yaptırmak için veterinere gittik. Gittiğimizde Vişne'nin ölüp ölmediğini sordum. Klinikte çalışan bayan bana "Siz gittikten sonra o akşam öldü." cevabını verdi. Herhalde son kez bizi yanında istediğini düşünmekteyim.

Evde hayvan bakmak çok güzel bir duygu. Akşam eve geldiğinizde sizi karşılayacak birilerinin olduğunu bilmek gibisi yok. Bu zamana kadar sahiplenmediğim için pişmanım diyebilirim. Şu sürekli vazgeçme nedenim olan kıl-tüy, tuvalet, evdeki eşyalara zarar verecekler mi sorunlarının hiç birini yaşamıyorum. Hepsi gereksiz yere büyüttüğüm sorunlarmış. Hele tuvalet olayının bu kadar kolay çözüleceğini hiç zannetmiyordum. Eve getirdiğimde kumuna koymam yeterli oldu. Bir daha tuvaletlerini hep oraya yaptılar. Mamaya gelince, www.temizmama.com adresinden gönül rahatlığıyla alabilirsiniz. Türkiye'de üretim yapıyorlar ve çok çok ucuza mama satıyorlar. Evet insanın aklında bir şüphe oluyor ama kedi veya köpeği olan arkadaşlarımdan hep bu mamayı önerdiklerini gördüm. Gayet kaliteli ürünleri var bende tavsiye ederim. Eğer kuşkunuz varsa ve İzmir de yaşıyorsanız fabrikalarını ziyaret edebilirsiniz. Eğer böyle bir durumunuz yoksa facebook'da ki sayfalarını beğenip her ay seçtikleri 30 kişi ile tüm masrafların temizmama tarafından karşılandığı fabrika turuna seçilebilirsiniz. Kendilerine baya güveniyorlar. İlk defa çok reklam yaptım ama hakkettiklerini düşünüyorum. Kalın sağlıcakla...

Vişne'nin anısına...