

Günümüzde yamyamlık Polinezya, Mikronezya ve Melanezya takım adalarında sık olarak görülmekte ve kabileler bu davranışlarının atalarından geldiğini idda etmekteler. İşte o atalarından gelen yamyamlık Mu Kıtasının batışıyla alakalı. Mu Kıtası battıktan sonra tepelere kaçan Mulular aç kaldıklarında ölenlerin etlerini yemeye başladılar ve bu davranışları daha sonra çocuklarına geçti. Zamanla geçmişini unutan yerlilere dönüşerek büyük bir uygarlığın bireyleri hayvanlaştı ve insan eti yemeye başladılar, geçmişlerini unutarak.
Yamyamlığın gelişim süreci bu şekilde açıklanıyor kitapta. Gelelim bu adalarda bulunan Mu kıtasıyla ilgili yazılara. Demin anlattığım başka adalardan getirilen taşlardan oluşan çeşitli kitabelerde bulunmakta. Bu kitabelerde ve Churchward'ın tercüme ettiği tabletlerin çoğunda eskinden burada bir kıtanın olduğu ve depremlerle sulara gömüldüğünü anlatan yazılar bulunmakta. Sadece bu adalarda bulunan kitabeler ve Churcward'ın tercüme ettiği tabletlerdede yazmıyor. Mu'nun kolonisi olan Mısırlıların, Mayalıların hatta Uygurluların yazıtlarında bile bulunmakta Mu'nun batışı ile ilgili yazılar ve hepsinde anavatan Mu'nun bir gün depremlerle sulara gömüldüğünü anlatıyor. Eski Yunan alfabeside Mu'nun batışını anlatıyor. Şu alfa beta gama diye okunan alfabe aslında Mu'nun batışını anlatan bir yazıt. Eski Yunanlıların bunu yapmasının nedeni çocuklarına anlatmak ve ölen Mu'luların anısını yaşatmak için yapılmış birşeydir. Yani Yunan alfabesini okuyan veya öğrenen bireyler aynı zamanda Mu'luları anmış olur. Alfabe şöyle: alpha, beta, gamma, delta, epsilon, zeta, eta, theta, iota, kappa, lambda, mu, ni, xi, omikron, pi, rho, sigma, tau, upsilon, phi, chi, psi, omega. Bu alfabeyi düz yazıyla ve tercüme ile okuduğumuzda: şidetle hücum eden sular, yayılarak düzlüklerin üzerinde, kaplar toprağı, tüm alçak yerlerde, engel çıkaran yüksekliklerde dalgalar oluşur ve hortumlar, döver engelleri, sularla, sular örter üzerini, canlı ve hareket eden her şeyin, engelleri yıkarak, sulara gömülür toprakları, mu'nun, zirvelerdir yalnızca, gözüken suların üzerinde, hortumlar eser çevrelerinde, ve yavaş yavaş, oraya kadar gelir, soğuk rüzgar, önceki vadilerin yerini, artık uçurumlar, soğuk derinlikler almıştır, yuvarlak çukurlar, balçıkla dolmuştur, bir ağız açılır, çıkar dumanlar püskürür dışarı volkanik tortuları. İşte böyle, insan hayretler içerisinde kalıyor. Kalın olarak işaretlediğim yer (yuvarlak çukurlar, balçıkla dolmuştur) kıtanın battığı yerin çamurla kaplanmasını anlatıyor ve aynı dönemde yaşayan ve Mu kıtasının battığı okyanusa kıyısı olan diğer medeniyetler o dönemde biz yıllarca denizi geçemedik (çamurdan dolayı) tarzı yazıları bulunmakta. Bu arada alfabeye değinmişken aşağıdaki Mu, Maya ve Mısırlıların alfabesini inceleyin.
Farkettiyseniz harflerin çoğu birbirine benzedir hatta aynıdır. Mu Kıtasının dünya üzerinde hiç var olmadığını düşünelim, Maya ve Mısırlıların ayrı kıtalarda ve aralarında binlerce kilometre uzaklıkta ve hiçbir bağlantı yokken aynı harfleri bulmalarının olasılığı sıfır kadardır. Buda Churchward'ın tercume ettiği tabletteki harflerle Mısır ve Mayalıların aynı harfleri kullanması Mu'nun varlığını ve o tabletlerde yazan Mısır ve Mayaların Mu'nun kolonileri olduklarını kanıtlar.
İlk yaradılışla yani Hz. Adem ile Hz. Havva ile ilgili bilgilerde bulunmakta Mu tabletlerinde. Bahsi geçen tabletlerde ve Mu'dan geriye kalan kara parçalarındaki tapınaklarda yaradılış, yaratıcı Dünyaya kozmik bir yumurta gönderdi ve toprağın içinde oluşan bu yumurtadan insan yaratıldı tarzı açıklamalar bulunmakta. Ayrıca Mu'dan kalan adalardaki yazıtlarda erkeğin omur iliğinden kadının yaratıldığı üzerine yazılarda bulunmuştur. Ancak adalarda Adem ile Havva olarak değil farklı isimler kullanılarak anlatılmış, Ahmet ile Ayşe gibi. Bu tip yazılar Kuranda'da ayet olarak yazılmıştır. James Churchward Mu Kıtasının insanın ilk ana vatanı olduğunu bu tabletlerden yola çıkarak savunmuştur ki gayet mantıklı bence. Kutsal kitaplarda adı geçen ve Yunanistanın yakınlarında battığı kabul edilen Cennet Bahçesi aslında insanın ilk anavatanı olan Mu'dan başka biryer değildir.

Kitapta Tevratın nasıl yanlış yazıldığıda anlatılıyor. Hz. Musa'ya ayetler inmeye başladığında, Hz. Musa Mısır alfabesiyle yani dolaylı olarak Mu alfabesiyle (sembolizm) ayetleri yazmaya başlıyor. Bir peygamber neden ayetleri yanlış yazsın? Aslında Hz. Musa'nın yanlış yazdığı yok. Hz. Musa öldükten 800 yıl sonra ayetlerin bir tercumanla İbraniceye çevirilip Tevrat haline getirilmeye çalışması sırasında yanlış yazılıyor. Çünkü tercuman Mısır'da Mu dili ile yazılmış olan işaretlerin tam anlamlarını bilmiyor. Bildiği kadarını çevirip bilemediği yerlerde yorumunu katıyor ve katmasıyla hatalar oluşuyor.
Bunların haricinde Mu'nun imparatoruna veya yöneticisine Ra Mu denmektedir; ancak Mısırdaki gibi Tanrı olarak kabul edilmez. Mulular Ra Mu'yu Tanrı ile aralarında bir bağlantı olarak kabul ederler. Bu durumu çocuklarına "Ra Mu bizim tanrımız değildir asla ona tapınmayacaksınız" gibi öğretilerde bulunarak açıklamışlardır.

saol kardes baya bilgim oldu da kitabı nerede bulabilirim
YanıtlaSilKitapçılarda bulabilirsin veya kitapyurdu ( http://www.kitapyurdu.com/kitap/default.asp?id=448684&sa=131797296 )gibi kitap satan sitelerde bulunabiliyor. Kitabı yazardan arattır (James Churchward) daha rahat bulursun.
SilBeğenerek, ilgi ve hayretle okuduğum algı aralığını genişleten harika bir kitap olarak değerlendiriyorum.
YanıtlaSilVay be
YanıtlaSil