İlkokul beşinci sınıfa kadar yapılan eğitimde son yıllarda büyük değişim gerçekleşmiş ve öğretim iyileştirilmeye çalışılmıştır. Beşinci sınıfa kadar yapılan öğretimde projeler yapılmakta, üçüncü sınıfa kadar sınav yapılmamakta, üçüncü sınıftan sonrada klasik değil test tarzında sınav yapılmaktadır. MEB’deki bu değişimi yorumlayacak olursak;
Kapsama ilkesine göre öğrencilere verilen projeler sayesinde derste öğretilecek konular önceden hazırlık yapılmasını sağlayıp konu içerisinde de bu projelerdeki bilgiler eritilir ve anlamlı öğretim sağlanır. Tümden gelim ilkesine göre verilen projelerle öğrencilere önceden bir konu verilir (Dağlar) daha sonra da derste dağlar ile ilgili konuya ayrıntılı şekilde girilir. Bu sayede aşamalı bir öğretim sağlanır. Ön koşul ilkesine göre önceden verilen konu ve derste anlatılan bilgiler temel oluşturur ve yapılan projeyle gelecekte anlatılacak konular ele alınabilecek şekilde organize edilmiş olur. Kaynaştırma ilkesiyle de önceden yapılmış projelerle yeni projeler derste birleştirerek bütünleştirilmesi sağlanır. Bu yapılan projelerle öğrenciler öğrenmede etkin olurlar, araştırarak öğrenme sağlanır, kalıcılık sağlanır bu sayede bağlaşım kuramları da öğretimde etkili olmuştur, sonuçta verilen öğretimin de kalitesi artmıştır.
Üçüncü sınıfa kadar sınavların yapılmamasıyla öğrencilerin bu süre zarfında not korkusu olmadan daha özgür düşünmeleri ve bunları derse aktarmaları sağlanır. Birinci sınıftan üçüncü sınıfa kadar yapılan bu uygulamada öğrenci kademeli olarak derste nelerin yapılması gerektiğini, kendisinin nelere göre değerlendirileceğini, neyin önemli olduğunu temel olarak öğrenir. Kısaca bu döneme not almaya hazırlık dönemi diyebiliriz (Bu dönemlerde öğrenciler gelişimlerine ve davranışlarına göre not almaktadır). Fakat bundan sonraki sınıflarda da klasik değil test yapılmaktadır (Beşinci sınıfa kadar). Bana göre burada öğrencilerin test tarzı sınava alıştırılması kendi gelişimi için kötü, gelecekte gireceği sınavlar için iyidir. Kendi için kötü olmasının nedeni “hazır cevabın her zaman olacağı ve onun bulması gerektiği” anlayışı gelişir. Bu sayede de yanlış olsa da kendi görüşünü kendi ifadelerini yazmaya veya ortaya koymak için ortam oluşmaz. Burada yapılan uygulama da kaynaştırma ilkesiyle çatışır çünkü kaynaştırma ilkesinde “yeni fikir ve içeriğin bir önceki yada daha önceki bilgilerle bütünleştirilmesi gereklidir” tanımı vardır, bunun zıttın da bir işleyiş görülür.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder