18 Temmuz 2012 Çarşamba

Boşlukları Doldurmak

Genel olarak tahmin yürüterek veya bilgilerimize dayanarak, eldeki verilere göre çıkarımlarda bulunma olarak tanımlıyorum boşlukları doldurmayı. Eminim ilk aklınıza okulda olduğunuz sınav türü gelmiştir. Hani şu "Üçgenin iç açıları toplamı ..........'dır" sorularına "Ahanda bildim 180" diye cevap verdiğiniz sorular; ama burada bununla ilgili birşeyler anlatmayacağım. Gerçek hayatta yaptığımız boşlukları doldurmaktan bahsedeceğim.

Hayatımızda boşlukları nasıl dolduruyoruz? Bir çocuğunuz olduğunu düşünün, mutfaktan su getirmesini istediniz. Çocuk mutfağa gitti, suyu doldurdu ve tam size getirecekken bir şangırtı koptu. Kalkıp bir baktınız çocuk bir tarafta, bardak bir tarafta ve heryer su olmuş. Bu durumda çocuğun düştüğünü görmediniz. İşte bu görmediğiniz zamanı boşluk olarak tanımlıyoruz, yani tanık olmadığınız zaman dilimi. Bu durumda şöyle düşündünüz "Çocuk gelirken ışığı kapattı ve önündeki oyuncağı göremeyince ona basıp düştü" işte burada tahmin yürüttünüz yani boşluğu doldurdunuz. Peki yaptığınız tahminin, tahmin olduğunu nasıl anladınız? Çocuğun ağlaması kesilince nasıl düştüğünü sordunuz ve çocuktan temizlik yapmak için koyduğunuz vilada kovasına takıldığını öğrendiniz. Tanık olmadığınız zaman diliminde olan asıl olayı öğrendiğinizde sizin düşündüğünüz yanlış çıktığı için tahmin oldu. Eğer tahmininiz doğru çıksaydı o zaman boşluğu doğru bir şekilde doldurmuş olurdunuz. Bu durumda bir bok değişmezdi hatta "Benim düşündüklerim doğru çıkar" diye birde götünüz kalkardı.

Dedikoduda genellikle tahminlerimizle doldurduğumuz boşlukları, tahminlerimiz yüzde yüz doğruymuş gibi başkalarına anlatmaktan dolayı olur. Mesela gece balkonda oturuyorsunuz bir baktınız karşı komşunun evli kızını bir adam bıraktı. Bu adamın neden bıraktığını bilmiyorsunuz bu durumda bu alan boşluk oluyor; ama siz bu boşluğu "Bir adamla oynaşıp kendini eve bıraktırdı" olarak doldurup ona buna anlatıyorsunuz. Al sana tahmin ile boşluk doldurmanın dedikoduya dönüşmesi. Halbuki kızı sizin tanımadığınız dayısı bırakmış.

Gelelim bilgilere dayanarak boşluk doldurmaya. Çay demlediniz ve çay demlerken çaydanlığın sapının ocaktaki ateşten dolayı sıcak olduğunu farkettiniz. Sonra yerinize oturup kızınızla beraber film izlemeye devam ettiniz. Reklamlar başladı ve kızınıza çay koymasını istediniz. Kızınız mutfağa gitti, bardakları hazırladı tam çay koyacakken demliği eline alınca eli yandı ve çaydanlığı elinden düşürdü. Sizde daha düşme sesi gelince çaydanlığın sapının sıcak olduğunu ve bu yüzden düşürdüğünü düşündünüz. Aslında buradaki boşluk doldurmada tahmine dayalı birşey ama önceden elinizde bir bilgi var. Bu yüzden boşluğu doldururken bilginize dayanarak boşluk doldurdunuz.

Aşağıda bir hikaye var; ama baya bölümü kesilmiş, yani aralar boş. Bu boşlukları nasıl doldurursunuz?

Evin tek çocuğuydu Atalay. Evden işe, işten eve gidip gelen ve ailesine azda olsa katkıda bulunmaya çalışan hayırlı bir evlat. Babası Haluk bey şehrin dışındaki bir fabrikada vardiyalı işçi olarak çalışıyordu. Cebindeki sigaradan başka gideri olmayan sakin ve ağırbaşlı bir babaydı. Sadece dört, beş günde bir giderdi bir sokak arkadaki kahvehaneye. Annesi Sümeyra hanımsa klasik ev hanımıydı, bütün gün evde işlenir arada komşuya çay içmeye geçer, akşam olduğunda da evde olanlarla yemek yapardı.
....(Boşluk)....
Kış soğuğunun iliklerine kadar işlediği normal gecelerden biriydi. Hava kırmızı ve dünden bir parmak tutmuş karın üzerine ince ince yağan kar kartpostal görünümü veriyordu adeta. Sesizdi ortalık, uzaktaki otobandan gelen arabaların tekerlek sesleri haricinde yanında biri nefes alsa işitilirdi. Kolundaki saate bakıp zamanın geldiğini düşündü.
....(Boşluk)....
Öfkeden gözleri yerinden çıkacak gibi oldu Haluk beyin. İşte o zamana kadar hiç yapmadığı birşeyi yaptı. Biricik oğluna elini kaldırıp yüzüne doğru var gücüyle tokadı indirdi. Zaten gözleri yaşlarla dolu olan Sümeyra hanımın tokadın sesiyle yanağından aşağıya süzülüverdi yaşlar. Var gücüyle kolundan tutup çekti Atalayı ve doğruca açık olan kapıya doğru fırlattı Haluk bey. Kapının eşiğinde durabildi ancak fırlatmanın gücüyle ve o an sadece annesinin yanaklarındaki yaşı gördü, silmek istedi ama silemedi, babasının “Defol git!” bağırışıyla ayağını eşikten atmakla yetindi sadece.
....(Boşluk)....

Yarım hikayeyi okuyunca herkes boşlukları bir şekilde doldurmuştur. Kimisi Haluk Beyi kötülemiştir, kimisi Atalayı yada çok farklı düşüncelerle boşlukları doldurup hikayeyi tamamlamışsınızdır. Gelmek istediğim nokta şu: hayatımızdaki boşlukları doldururken dikkatli olmak gerekir, hele boşlukları tahminlerle doldurup birde bunlara kendimizi inandırırsak o zaman hiç iyi olmaz. Birgün bir bakarsınız sizin boşluklarınızıda birileri doldurmuş, olduğunuzdan çok farklı biri gibi olmuşsunuz. Kalın sağlıcakla. Hikayenin tamamı için tıklayın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder