Bu ülkenin ne hale gideceğinin de ne hale geldiğinin de tüm sorumlusu bu muhabbeti yapan bizlerin suçu. Tek sorumlusu biziz başka hiç kimse değil. Hani diyoruz ya filanca ülkenin ajanı karıştırmış ortalığı diye, iyide o ajan ortalık karıştırırken bizim hiç mi aklımız yokmuş? Neden bir kişi de kalkıp "Aga noluyo?" dememiş? Tüm içtenlikle soruyorum şimdi bu ajan deyip uydurduğumuz varlığın mı yoksa bizim salaklığımızın mı sorunu?
Bence bizim en büyük sorunumuz birlik olamamamız. Birlik olamamamızın da en büyük problemi birbirimizi dinlemememiz. Herkes kendi derdinde bir şeyler yapıyor, hedef aynı ama ilerleyemiyoruz. Neden? Çünkü herkes hedefin farklı yönde olduğunu söyleyip o tarafa doğru çekmeye çalışıyor, bu durumda da elde kalıyor sıfır. Şöyle oturup, dogmalarımızdan kurtulup birbirimizi dinlemeye başlasak herkes hedefin aynı; ancak kullanılan stratejilerin farklı olduğunu anlayacak. Yapan var mı? Arada çıkıyor da onuda kendimize benzetip göte getiriyoruz bir boka yaramıyor.
Bir başka büyük sorunumuz da kendi yaptığımız hatanın aynısını başkası yaptığında onu asıp kesmemiz ama kendi yaptığımız davranışa geldiğimizde, hiç bir değişiklik yapmadan devam etmemiz, daha da fazlası bunu masum olarak görmemizdir. Salak salak tanımlar yapmak yerine örnek vererek açıklayıp kısa kesmek istiyorum. Mesela oğlunun dönem ödevini kendi bürosundaki yazıcıdan çıkartan bir devlet memurunun yaptığı ile millet vekilinin yaptığı yolsuzluk arasındaki farka baktığımızda dönem ödevi çıkartan memurun yaptığı daha masum geliyor. Ancak ikiside hırsızlık. Gel gelelim tanımlamaya devlet memurunun yaptığı daha masum hırsızlık. Peki biz ne yapıyoruz? Hırsızlık kelimesini çıkartarak "daha masum" kelimelerini bırakıyoruz. Bu durumda da memurun yaptığı hırsızlıktan çıkıyor. Geriye ne kalıyor devletin malını masumca kullanan kişi... Ama millet vekilinin yaptığı şerefsizlik olarak sayılıyor; çünkü o kendi menfaati için halkın parasını kullandı. Peki diğer devlet memuru halkın parasını kullanmadı mı?
Bu soruyu yönelttiğimizde de devlet memurunun maaşının az olduğunu savunarak böyle bir şey yaparak tasarruf ettiğini savunanlar çıkıyor; ancak bu tip savunma yaptığımızda millet vekilinin de kendi parasını kullanmayarak tasarruf yaptığını söyleyebiliriz. Farkettiyseniz kimseye hırsızlık yaptığını söylemiyoruz, hala daha haklı çıkartmak için uğraşıyoruz. Böyle bir ortamda kimse suçlu çıkmaz. Herkes haklı ve masum kalır. Bundan sonra da "Ne olacak bu ülkenin hali?" demenin bir manası yok.
Herkes kafasından "Devletin malı semiz, yemeyen keriz!"
ata sözünü bir çıkartsın. Neden kendimize sürekli hakaret etmek için uğraşıp
duruyoruz? Şu söylediğimiz ata sözünden yola çıkarsak bizim kendimiz semiz
dediğimiz şey oluyoruz. Neden kendimizi başkalarına yedirip o abuk subuk ata
sözünü söyleyelim. Siz o paraları kendinize hizmet edilsin diye veriyorsunuz,
dönem ödevi çıkartılsın veya yolsuzluk yapılsın diye değil. Siz böyle
yaparsanız başkası da o semizi yer, ondan sonra kalkıp şerefsiz falan demeyin.
İmam osurursa cemaat sıçarmış diye ata sözümüz de var. Burada da hoca sizsiniz.
Bir diğer en önemli problemimizde ülkemizde okuyan kişinin sevilmesi. Cümleyi tekrar okumayın doğru yazdım; çünkü okuyan kişi seviliyor, ama okumak sevilmiyor. Yani başarı alkışlanıyor ama başarmak için hiç bir şey yapılmıyor. Buda tam olarak yaşlıların "Gavur yapar" muhabbetine dönüyor. Hani teknolojik bir alet çıkınca gavur yapmış derler ya işte o hesap. Şunu anlamak lazım bu işin din ile alakası yok. Her boka böyle yaklaştığımızdan da biraz kaybediyoruz. Çok fazla gitmeye gerek yok yakın zamanlarda Amerikanın yapmış olduğu yarasa uçak Suriye hava sahasında tespit edildi ve Suriyeli bilim adamları tarafından kodları çözülerek Suriye deki bir hava alanına inişi sağlandı. Gavur değil bunlar da Müslüman. Demek ki bir şeyleri başarmak için beyni kullanmak yeterli, gavur olmaya gerek yok.
Şimdi ilk verdiğim örneğe geri dönüp çıkarım yapalım. Örnekte dönem ödevi çıkartan memur ile yolsuzluk yapan millet vekilini karşılaştırmıştık. Biz bu ülkede devletin malını kendi çıkarları için kullananların yaptığını ayıp bir şey olarak karşılarsak, millet vekili yolsuzluk yapmaya cesaret edebilir mi? Düşünün çocuğunun dönem ödevini çıkartmak için devletin malını kullanan memur ayıplanıyor ve hakarete uğruyor. Böyle ortamda yetişen millet vekili yolsuzluk yapmaya cesaret edebilir mi ve genel anlamda suçlu kim? Kalın sağlıcakla.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder