30 Haziran 2012 Cumartesi

Kadın Programları

Konu başlığını bu şekilde atmak istemiyordum ama yerine başka birşey bulamadığımdan kaynaklı birşey ve genel olarak insanlar da bu şekilde tanımlıyorlar, yoksa ayrımcılık amacım yok. Bunlara kadın programları denmesinin altında yatan kötümser düşünce hakkında da birazdan birşeyler anlatacağım.

Öncelikle bu konu hakkında neden yazı yazdığımı açıklayayım, bilindiği gibi yaz tatiline girmiş bulunmaktayız ve her üniversite öğrencisi gibi bende memlekete gelmiş bulunmaktayım. Annemin her sabah izlediği programları izledim ve yemin ediyorum hayatımda böyle film gibi şeyler izlememiştim. İnsan bu programları izleyince, "izlediğim filmlerde neymiş" diyor.

Mesela "Müge Anlı ile Tatlı Sert" hayran kaldığım bir program. Öncelikle buradan, programındaki sabrından ve çözdüğü olaylardan dolayı kendisini tebrik ediyorum. Ben o programı sunsaydım büyük ihtimal çıldırırdım veya programın kapatılmasına neden olacak davranışlarda bulunurdum; çünkü öyle şeyler oluyor ki karşısında konuk ettiği adam katil; ama bu kanıtlanmadığı için hiçbir şey söylenemiyor. Ben olsam "katil sensin be piç, birde kalkmış masum gibi karşımda pişkin pişkin oturuyorsun" falan derim. Sabır bu olsa gerek. Biraz da bu programın geçmiş yayınlarına baktım gerçekten çok ilginç olaylar çözülmüş. En çok takdir ettiğim yanı "Müge Anlı Ödev Evi" diye bir projeleri var. Harika bir proje ve gerçekten işe yaradığını düşünüyorum. Keşke her program böyle şeyler yapsa, eğitim sorunu diye bir şey kalmaz herhalde... Bu ödev evleri de öyle gelişmiş tuzu kuru şehirlerde de değil. Şırnak, Van gibi gerçekten ihtiyaç duyulan yerlerde açılmış. Sırf bu projesi bile takdire layık. Örgütlenmiş bir seyirci kitlesi ve bu seyirci kitlesini yöneten mükemmel biri, gerçekten ülke için hala bir şeyler yapan birileri var.

Gelelim bu programdan sonra başlayan "Yaniden Başlayalım" adlı programa. Müge Anlı'dan sonra pek iyi olduğunu düşünmüyorum ama bunuda yeni program olmasına bağlıyorum ki ne kadar Serap Paköz (Ezgü)'ün daha öncelerde program yapmasına ramen. Programın konseptine uymayan birşey çarptı gözüme, arkadaki orkestra. Bence çok gereksiz; çünkü oraya gelen insanların üzücü hayat hikayeleri var ve arkada hareketli bir müzik olması çok saçma geliyor, neredeyse konukları oynatacaklar. Arada da laf sokunca falan dı-dı-tım-tıss diye birşey yapmıyor mu, kendimi Okan Bayülgen izliyor gibi hissediyorum. Bence o orkestranın kalkması lazım. Karşılaştırmak gibi olmasın ama Müge Anlı'da böyle birşey yok, hatta annemin söylemesine göre eğer o gün şehidimiz olmuşsa alkış veya programın fon müziğini bile koymuyorlarmış. Yeniden Başlayalım'da bunu örnek almalı bence. Bunun haricinde program dahilinde çözülmeye çalışılan konu hakkında gelen telefondaki kişilerin terslenmesi veya laf sokulması bana çok ilginç geldi. İnsan konu ile ilgili birşey söylemek için veya yardım etmek için bağlanıyor ama pişman oluyor. Bunuda rejinin acemiliğine bağlıyorum, her telefonu bağlamalarından kaynaklanıyor bence. Neyse sonuçta iyi bir program ama kat etmesi gereken yol var. Yeterince iyi olduğunda Müge Anlı'nın programından farksız olacağını düşünüyorum.

Bu programdan sonrada yaşlıları evlendirme programı başlıyor ama açıkçası o program benim dikkatimi çekmediği için ve annemde izlemediğinden hiç izlemedim açıkçası. Bu tip programlar hakkında da pek iyi düşünmüyorum, yaşlılarla dalga geçiyorlarmış gibi geliyor. Kurt kocayınca koyunun maskararı olurmuş misali...

Gelelim yazımın başında yazdığım, kadın programları denmesinin altında yatan kötümser düşünce'ye. Ülkemizde genel olarak iyi olmayan davranışlar kadınlara yakıştırılır. Mesela "karı gibi ağlama" derler; ama ağlama davranışı takdir edilen bir davranış olsaydı muhtemelen erkeklere yakıştırılırdı. Bir şirketin müdürünü düşünün kadın, çok stresli zamanlarda ağlıyor, şirkettekiler de "kadın değil mi işte ağlar hemen" demekte. Birde ağlama davranışının takdir edildiğini ve erkeklere yakıştırıldığını düşünün. Bu durumda şirketi yöneten kadın müdür ağlamadığında, "ne biçim müdür yahu, müdür dediğin hüngür hüngür ağlar" veya "kadın değilmi işte taş kalpli" muhabbeti dönerdi (Üstün Dökmen'in seminerinden aklımda kaldığınca yazdım). Konuya dönersek, bu programlara kadın programları denmesinin nedeni ağlamalı veya duygusal anların yaşanmasından dolayı denilmekte bence. Müge Anlı ve Serap Paköz'ün yaptığı programları erkekler yapsaydı büyük ihtimal "cinayet çözme programları", "dedektiflik programları" gibi asortik isimleri olurdu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder